2001 yılında hayatımıza bir başka efsane daha görsel olarak girdi. Peter Jackson’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, Christopher Lee, Ian McKellen, Sean Bean, Cate Blanchett, Orlando Bloom, Sean Astin, Viggo Mortensen, Liv Tyler, Hugo Weaving, Elijah Wood ve tüm oyuncu kadrosunun ismini ekleyebileceğimiz çok geniş, yetenekli ve efsanevi bir kadroyu barındıran Lord of the Rings (Yüzüklerin Efendisi) serisi.Seriyi anlatmaya kelimeler yetmez ama J.R.R. Tolkien gibi Alman asıllı İngiliz yazarın kaleminden çıkan bu efsanevi Orta Dünya hikayesini önce okumak sonra da filmini izlemek muazzam derecede tatmin edici bir hissiyat uyandırıyor insanın içerisinde. Özellikle serinin son filmi olan ‘’Return of the King’’ döneminde 11 dalda aldığı Akademi Ödülüyle zaten birçok eleştiriye kapalı olduğunu neredeyse bize gösteriyor. İzleyin, izlettirin demekten başka bir şey diyemiyoruz.
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü, Tek Yüzük’ün yok edilmesi için verilen mücadeleyi konu ediyor. Sauron’un orduları büyüdükçe büyümektedirler. Frodo ve onun can dostu Sam, korku dolu bir yolculuğun göbeğinde, korkunç Mordor’a adım adım yaklaşmaktadırlar. Tek yüzük yok edilmelidir ve iyilik bunun için savaşmaya hazırdır. Arka planda ise insan, elf ve cüce orduları, karanlık güçlerin karşısında tüm eski düşmanlıklarına rağmen bir araya gelmişlerdir. Hepsi birden küçücük bir Hobbit’in eline ve onun yeteneklerine bakmaktadırlar. Orta Dünya’nın kaderi belli olmak üzeredir. Ancak Tek Yüzük’ü sahiplenmek, kimi zaman taşıyanına daha cazip gelebilir.